26 Şubat 2013 Salı

laf ol beri gel

tayyip Türk'ü de, Kürt'ü de, Laz'ı da severmiş.. Yaratandan ötürü yaratılanı severmiş.

Peki ya neden hayvanlar için ölüm yasası çıkartmaya çalışıyorsunuz?

Onları sizin Allah'ınız yaratmadı mı?

Onlar da yaratılan sınıfına girmiyor mu?


25 Şubat 2013 Pazartesi

Su içerken filamingo hareketi

CEO - CCO - DD - CFO

bunlar ne Allah aşkına yaaa??

Sütyen ölçüsü gibi...

C cup - B cup - D cup.. 




yalan dünya

ağzımın, parmaklarımın ve beynimin ucunda kelimeler var

nasıl süslüyorum ben onları, aman nasıl ballandırıyorum. 

benzetmelerin dibine vuruyorum aklımda bir yerlerde..

aman o beynimdeki sohbete bir de siz katılsanız sanki dünyadaki tüm edebiyat üstatları toplanmışlar gün yapıyorlar.

hani kısırlı, börekli, kekli.. çaylar da miss.. ooh dumanı üstünde.

ama yazmak için saat uygun değil

yazmanın da saatimi olur dersen eğer..

evet..

evet, var..

çünkü sol kulağımda Nurhayat ve Bünyemin (Zerrin ağzıyla) müthiiiş dialoglarını ardı ardına sıralarlarken ben burada konsantre olamıyorum.


23 Şubat 2013 Cumartesi

evim..

takip ettiğim bir blog'da "ev, gecenin bir yarısı uykudan kalktığınızda ışıkları açmadan, gözünüz kapalı olarak tuvaleti bulabildiğiniz yerdir." diye yazıyordu.

cidden de öyle..

ev öyle bir yer. her bir köşesini gözün kapalı zifiri karanlıkta bulursun.

taşınmaları oldum olası sevmedim, sevemedim.

çocukluğumda çok taşındığımızdan da olabilir belki. şimdi allahtan 13 senedir kendi evimizdeyiz.

ama bu sefer de ben taşınıyorum..

kendi evimi kuruyorum.

hiç de kolay değilmiş.

bir şansım olsa da çekip gitsem şu evden.. dediğim çok olmuştu.. bir kurtulamadım da dedim. sevmiyorum burayı da dedim, evet..

ama..

gitmek istemiyorum.

insan en çok istediği anlarda bile evini, ait olduğu yeri bırakmak istemiyor.

gözüm kapalı her yeri bulduğum bu yerden ayrılmak çok değişik bir duygu..

22 Şubat 2013 Cuma

Günaydın alıntısı

Unuttuklarımın çoğunu yaşadıklarımdan
Yazdıklarımın çoğunu unuttuklarımdan çıkardım
En uzun hep kendime konuştum
Başkalarına hep kısa yazmak istedim
Ne kendim dinledim ne başkaları . . .

 
Özdemir Asaf

20 Şubat 2013 Çarşamba

gözün gördüğü

eskiden bakıp bakıp ilham bulduğum o manzaraları bıçaklıyorlar
öldürüyorlar birer birer, katlediyorlar o yerleri

şimdi ben gökyüzünü görebilmek için yukarılara, daha yukarılara bakmam gerekecek. 

ben o yollarda kafamı sağa çevirip çevirip ilahi olanla beslenirken

gözüm ne mucizeler görürken 

artık sadece gri..

sadece grileri görebileceğim.


16 Şubat 2013 Cumartesi

eğer bir beyin çalabilseydim..

hastalıklı zihnimde kelimelerin efendisi olup döktürmek isterdim..

yazdıklarımla tokat gibi çarpmak ve iz bırakmak..

hayatta belki de tek kıskandığım şey bu olabilir.

ilahi yerlerden kopup gelen kelimelerin oluşturduğu cümleleri toparlayıp ortaya mükemmel bir eser çıkartmak.

belki kendimce çoğu şeyin yarım kaldığını hissettiğimdendir birşeyleri tamamlamak istemem.

konuşmaktan fayda göremediğimden, yazıp yazıp kurtulmak istemem.

bir kürek mahkumu gibi kendi içimde yazmaya mahkum ettim kendimi. sonu olmayan cümleler kuruyorum. bitiremiyorum.. 

daha da kötüsü tıkanıp kalıyorum, nefes alamıyorum. birşeyler çıkacak ama bir türlü bitip tükenmek bitmeyen bir doğum sancısı çekiyor gibiyim.

karanlık köşelerde cinayetler işlemek, bazı insanlara zarar vermek ve yine kendimi yakalamak ve yargılamak..

çok uzun ve derin yaşıyorum ben içimde herşeyi..

sevgiyi, nefreti, kızgınlığı, cinnet anını, barışmayı, özlemeyi ve unutmayı..



"Çıplak gerçekler kimi tatmin edebilir ki? Bir derviş ya da manyakoğlumanyağın teki değilseniz olayları küçültmeden ya da büyütmeden, oldukları gibi kabul ederek yaşayamazsınız.  "***






10 Şubat 2013 Pazar

güvercinler ve sözcükler

Başlarken.....

"Gecenin derinliğinde, yazmaya yasaklanman durumunda öleceğini itiraf et. Sonra da köklerini, yani cevabı salan kalbinin derinliklerine bak ve kendine sor, yazmalı mıyım?"***

uzun süre yazmayım dedim

içimdeki canavar beni rahat bırakmıyor

içimden güvercinler uçuyorlar gökyüzüne, her biri kendinden ağır sözcükler taşıyorlar kanatlarında

sonra bir gök gürültüsü olup patlıyorlar

içim titriyor

hayran kalıyorum gökyüzündeki kendi yansımama

bir yandan da korkuyorum mahvetmekten kendimi

ve öleceğimi itiraf ediyorum

sonra kendime soruyorum

yazmalı mıyım?